Saksonya'ya ilk dönüşünün senesinde Schütz'ün kaleminden en iyi eserlerinden biri çıkıyor: Musikalische Exequien op. 7. Bu eser 1600'lerin müzik tarihinin mutlak zirveleri arasında sayılıyor. Tarihteki ilk Alman requiem'idir, yazarı tarafından "Cenazeler için Alman messa'sı formunda konçerto" diye tanımlanmıştır. Göreceli olarak daha büyük olan ilk kısmı -Latin ayininde Kyrie ve Gloria'ya denktir- motet Herr, wenn ich nur Dich habe (Bayım, senden başka kimsem yok) takip eder. Bu bölüm cenaze vaazında meditasyon olarak söylenir. Sonra Canticum Simeonis (Bayım, kulunu bırak da huzura ersin) gelir.
Ölüm ve hayatın geçiciliği üzerine az meditasyon bu derinliğe ulaşabilmiştir. Bunlar Otuz Yıl Savaşları'nın en korkunç yıllarıdır. Dresden Sarayı büyük zorluk içindedir ve muhtemel müttefik İsveç Kralı II. Gustaf Adolf'un savaşta ölümü çatışmanın kaderini hızlandırmış gibi görünüyor. Aynı zamanda imparatorlukların generali Dük Albrecht von Wallenstein karşı güçlerle barış görüşmelerine gitmeye niyetliyken Ferdinand tarafından görevden alındıktan sonra askerleri tarafından katledildi. Protestan Saksonya taraf değiştirdi ve imparatorluk tarafına geçti. İspanya, imparatorluğa dayandı. Protestan İsveç ile müttefik olan Katolik krallık Fransa çatışmaya girdi.
Musikalische Exequien (Müzikli cenaze)'in yaratılmasına, bestecinin anavatanından Heinrich Posthumus von Reuss'un ölümü sebep oldu. Schütz ona 1617'de Gera müzik şapelinin yenilenmesi için danışmanlıkta bulunmuştu. Merhum, cenazesi için kesin direktifler bırakmıştı, müziğe konulacak kutsal metinler, tabutuna kazınacak yazılar gibi.
Bu çok özel eserin basımının şiirsel önsözünde, Schütz o yıllarda yaşanan trajediden bahsediyor, müziğin tatlı melankolisi ile öteki tarafta daha iyi bir hayat umması gibi:
"Her şeye kadir olanın, bizim günahlarımız ve kabahatlerimiz sebebiyle, savaşın dehşetiyle şimdiye kadar bize verdiği azap yetmedi mi? Gerek var mıydı, oh büyük kahraman, ölümün öfkesinin seni bizden almasına, böyle zor zamanlarda, bizim sefaletimizi ve acımızı daha da artırarak?"
İsa'nın adıyla orduların katlettiğini, veba ve kıtlığın yol açtığı hastalıkları gören, Galileo bilimiyle evrenin merkezindeki yerini kaybeden Avrupa insanının dehşeti, bu müzikle temsil edilmektedir. Meleksi bir huzur içinde, acı ve adaletsizlik dolu bir dünyadan kurtuluş olarak ölümü kabul eder.
Birinci kısmın tamamı, bir grup solist sesle 6 partili bir koral cappella arasındaki karşılaşmadan oluşur. Koral cappella sakin bir hitabet halindeyken, monodia kısımları kutsal kelimeleri söyler ve madrigalin narin ve detaylı ruhunda, bir dizi retorik figürün karşısına çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder