30 Aralık 2021 Perşembe

BÜYÜK BACH SERİSİ - Bölüm 4. Schütz'ün Dilemması ve Düellosu & Michael Praetorius

     Giovanni Gabrieli'nin yanında üç yıl eğitim aldıktan sonra Heinrich Schütz müziği seçti, ailesinin ve kendisinin hukuk hayallerini suya attı. 1651'de yazdığı otobiyografik notunda şöyle der:

"Diğer çalışmalarımı tamamen bıraktım ve kendimi büyük bir titizlikle müziğe adadım. Tanrı'nın yardımıyla o kadar başarılı oldum ki, geldikten üç yıl sonra ve İtalya'yı terk etmeden bir yıl önce, İtalyanca ilk eserimi (Langraf Moritz'e ithaf edilmiştir) Venedik'te yayımlayabildim, Venedik'in en iyi müzisyenlerinden özel övgü aldım."

    Venedik'te, Venedik eğitiminin ilk meyvesini, Guarini ve Marino'nun metinleri üzerine madrigalleri yayımladı ve isminin Latince karşılığı olan Henricus Sagittarius olarak imzaladı. Bu cilt, İtalyan Okulu'nun retorik ve teknik becerileriyle, disonansın ifade amaçlı (espressive) ve tanımlayıcı kullanımıyla, ritmik modelleme (Marenzio, Gesualdo ve Monteverdi'nin azami ihtişama getirdiği) özgürlüğüyle besteleyebilme becerisini mükemmel bir şekilde gösteriyordu. 

    Klasik tarzdaki 5 sesli yazı, basso continuo içermiyordu. Ustalarının mirasına sahip çıkar gibi, olgun/geç 1500 profano (din dışı) kontrpuan yazısına sahipti. Bu ilk 19 eserin her birinde çok net bir şekilde, 1600'lerin müzik sahnesinin baş kahramanının geleceği görülür.

       Giovanni Gabrieli'nin 1612'deki ölümü üzerine, Schütz ana vatanına geri döndü. Müziği hala, diğer çalışmalarının yanında bir sos olarak görüyor olsa gerek, Leipzig Üniversitesi'ne kayıt oldu.    

     Bir yüzyıl sonra dahi Bach'ın meyvelerini alacak olan şehirde Schütz, neredeyse çağdaşı Johann Hermann Schein (1586-1630) ile arkadaş oldu. Bu kişi de Alman Barok müziğinin inşasında anahtar figürlerden biridir. 1616'da Thomasschule'de Sethus Calvisius'tan kantor görevini devralacaktı, yani Thomaskirche'ye bağlı olan okulun müdürlüğünü. Gençlerin eğitiminden ve kutsal (sacra) müzikten sorumluydu. Direkt olarak belediyeden maaş alıyordu. Bir kez daha, onu hukuktan kurtaran ve Kassel'e çağıran Hessen'li Moritz'tir. 1614'te elektör Saksonya'lı Johann Georg I, oğlu August'un vaftiz töreninin müzik hizmeti için Langraf'tan, Schütz'ün Dresdden'e gelmesini rica etti.

        Saksonya Sarayı yeni bir Kapellmeister arıyordu ve bu genç bestecinin becerilerini test etmek için bir fırsattı. Nitekim elektör onu iki yıllık bir görev için Dresden' e geri çağırdı. Güç sahipleri arasında, Schütz'ün hizmetini almak için düello patlak verdi ve Schütz'ü müzik yolunda tutmaya bu kadar hevesli olmuş cömert Langraf'a rağmen düelloyu Saksonya elektörü kazandı.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

        Praetorius

        O yıllarda Schütz'ün Dresden'de Michael Praetorius (1571-1621)'a yaklaşma fırsatı oldu. Bu kişi, zamanının Alman müzik kültüründe en etkili kişiliklerinden biriydi, besteci, organist ve teorisyendi. 

       1605-1610 arası altı ayda bir yayımlanan Musae Sioniae sayesinde Luteran litürji müziğinde büyük bir referans noktası olmuştu. Musae Sioniae dokuz cilt içeriyordu ve içinde 1200'den fazla koral ve şarkı bulunduruyordu. Kirchenlieder repertuvarının en güçlü eserlerinden biriydi.

     Praetorius'un 1614-1620 yılları arasında bastığı üç ciltlik Syntagma Musicum adındaki ansiklopedisi de aynı derecede önemlidir, Schütz'ün Saksonya şapelindeki ilk hizmet yıllarıyla çakışır. Büyük inceleme (trattato), tamamlanmamıştır ve ikinci cildinde bir ek (appendix) bulundurmaktadır: organographia : zamanın enstrümanlarını gösteren 42 gravürden oluşmaktadır. Bu Theatrum Instrumentorum, organolojik (müzik enstrümanları ve onların sınıflandırmasıyla ilgilenen bilim dalı) belgeler içinde en değerlilerden biridir. Genelde Praetorius'un yazıları, Rönesans ve Erken Barok dönemi müzik tarihi için kesinlikle yeri doldurulamaz bir bilgi kaynağıdır.

    1612'de yayımlanmış Terpsichore cildinde bulunan, 300'den fazla örnek barındıran geniş dans koleksiyonu da oldukça ünlenmiştir. 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 


27 Aralık 2021 Pazartesi

BÜYÜK BACH SERİSİ - Bölüm 3. Müzikte Organistin Rolü ve Heinrich Schütz

    Koralde söylenen cemaat müziğinin "merkezi" yapısı, topluluğun (ensemble) rehber enstrümanı olarak org'un yükselişine sebep oldu. Reformun ilk zamanlarında, henüz bu ayrıcalığa sahip değildi, ama bu dönüşüm çok çabuk gerçekleşti. Almanya'nın bölge ve şehirlerinde, kuzeyden batıya, her cemaat en gösterişli ve en geniş aralıklı (register) önemli enstrümanlarla övünmek ve onların farklarını ortaya çıkarmak istedi (rekabetçi bir anlayış da var).

    Bunun büyük sebeplerinden biri, Luther reformunun kiliselerdeki ikonlara karşı isteksiz olmasıydı. Kiliseler kutsal mobilyalardan, resim ve heykellerden arınınca, en büyük estetik ve dekoratif yatırım org'lara oldu. Özellikle de büyük ticari şehirlerde (Hamburg, Lübeck, Liebzig gibi) giderek daha zengin boru ve süsleme sergileri oldu. O yüzden org sanatçısı (organist) her zaman evanjelik papaz (İncil'i yayan kişi)'ın rolünü daha çok üstlendi. 

    Organist, ensemble'ın direktörü, korallerin melodilerinin sunumu, dini servisin çeşitli bölümlerinin interlude'leri (ara bölümde çalınan parça), giriş ve çıkış, kutlama amaçlı veya ağırbaşlı müziklerin sorumlusu ve enstrümental virtüözite konusunda becerikli olan kişiydi. Müzikten ve koroların eğitiminden sorumlu kişi, yetenekli bir organist olmak zorundaydı. Bu yüzden Almanya'nın 1600 müzik tarihi, pek çok açıdan org literatürüyle çakışır. 

    Alman topraklarındaki İtalyan ve Flaman deneyimleri de kullanılarak, müzik yoluyla Luther'in tavsiyeleriyle bir medeniyet kuruldu. Alman topraklarında İtalyan tarzının en yetkin aracı ve onun reform bağlamına uyarlanması Heinrich Schütz tarafından oldu, Otuz Yıl Savaşları sırasında (1585-1672) Venedik'e gitti ve San Marco'nun müzikal ihtişamının mimarlarından olan Giovanni Gabrieli ile çalıştı. Giovanni Gabrieli'nin, amcası Andrea Gabrieli ünlü olduğu için Alman müzik dünyasıyla ilişkisi eskiydi. 

    Schütz, Thüringen'de doğdu, Saksonya'da Weissenfels'e, ve ardından Hessen'de Kassel'e taşındı. Orada Collegium Mauritianum'da okudu. Landgraf Moritz tarafından kurulmuş bu enstitü, ona birinci sınıf beşeri bilimler ve müzik eğitimi şansı verdi. Avrupa sahnesinin en tanınmış müzik çalışma alanıydı, İngiliz ve özellikle İtalyan Okulu yoluyla, müzik uzmanı Landgraf tarafından "gerçek mükemmellik" olarak tanımlanmıştı. Müzik okumak istediğinden emin olmayan Schütz hukuk okumak için Marburg Üniversitesi'ne kaydoldu. Onun müzik kaderi Landgraf tarafından belirlendi. Landgraf, ona Venedik'e gitmesi ve San Marco'nun müzikal ihtişamının en büyük mimarlarından biri olan Giovanni Gabrieli ile çalışması için burs verdi. 

Giovanni Gabrieli

    Giovanni Gabrieli, amcası Andrea Gabrieli'nin ünü sayesinde Alman müzik dünyasında tanınıyordu. Giovanni, 1584'te, Andrea Gabrieli'nin okulunda ünlü Nürnberg'li Maestro Hans Leo Hassler (1564-1612) [1] ile çalışmaya gelmişti. 

    Münih dük sarayında Orlando di Lasso [2]'nun yönettiği şapelde müzisyen olarak dört yıl (1576-1580) geçirmişti. Gabrieli, veba salgınından sonra Venedik'e döndü, San Marco'da 2. organistlik pozisyonunu aldı ve amcası Andrea'nın policorale concertato con strumenti (enstrümanlarla çok koralli konçertato) stilindeki eserine devam etti. Musica sacra (kutsal müzik)'nın dilinin, olgun madrigal'in metin ve duygu açısından modern hassasiyetine sahip olabileceği şekilde. 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

[1] İtalyan ustaların doktrin ve müzik zevkini kaynağından almak için Alpleri geçen Alman müzisyen grubunun ilkiydi Hassler. 1500'lerin sonları Venedik kompozisyon uygarlığını Protestan çevreye aktaran Schütz'ün öncüsü sayılabilir. Luteran Kirchenlieder melodi ve armonilerinin en büyük derleyicilerinden biri olmasının yanı sıra, Hassler, İtalyan tarzında madrigal ve canzonetta'ların Almanca önemli bir antolojisini oluşturmuştu.

[2] Palestrina ile birlikte 1500 polifonisinde baş rol olan besteci.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

22 Aralık 2021 Çarşamba

BÜYÜK BACH SERİSİ - Bölüm 2. Otuz Yıl Savaşları Sırasında Alman Toplum Yaşamında Müziğin Yeri

        Friedrich der Weise (Bilge Friedrich) şapelinin kantoru olan Johann Walter (1496-1570), Deutsche Messe'nin müzik redaksiyonunu üstlendi. İlk koral librettosu, Luther'le birlikte üzerinde çalıştığı Geistliche Gesangbüchlein (Spiritüel Şarkı Kitapçığı -1524)'da yer alacaktı. Walter, evanjelist müziğin ilk kantoru oldu, yani koroların hazırlanmasından, kilisede müziğin organizasyonundan, gençlerin eğitiminden sorumluydu. Azami düzeyde prestije sahipti. Alman şehirlerinde, gelecek yüz yıllar boyunca müzik kültürünün eksenini oluşturacak gelecek nesillerin doğmasını sağlayacaktı.

     1600'lerin başlarında, koral üretimi, 4000'e ulaştı. En iyi şair ve müzisyenlerin katkıda bulunduğu 400 tanesi yayımlanmıştı. Otuz yıl savaşlarıyla birlikte, Almanya bir topluluğun müzikte birleşme gücünü ve sosyal hayatta müziğin önemini anlamıştı. Konuşmalarında, yazılarında, Luther'in cemaate yaptığı konuşmalarda söylediği buydu. Müzik "Tanrı'nın bir hediyesidir", şeytani baştançıkarmalara karşı en iyi araç, acı çekenlerin rahatlaması için en etkin yöntemdir. Bu yüzden, Luther'in öğretisinden Himmelsfreude, göksel kutsallık çıktı. Özellikle de müzik birlikte yapıldığında, sesler ve enstrümanlar için, evde, kilisede, birlikteliğin kıymetli enstrümanı olarak kullanıldı; ve doğal olarak cemaatin bağı için Augustiniano keşişi olan Luther, Sant'Agostino kuralı gibi, müzikle telkine, müziğin (şarkının) bir dua gibi kullanılmasına öncelik verdi.

        Maksimum yayılmaya ulaşmak ve kolektif bilince nüfuz etmek için koral, melodik ve ritmik olarak maksimum basitliğe sahip olmalıydı ki kolayca öğrenilip ezberlensin. Bazı melodiler, önemli Gregoryen şarkıların, özellikle de sequenza'ların yeniden üretimi ve basitleştirilmesiyle olmuştu. Diğerleri orijinaldi, bazılarıysa zaten bilinen popüler şarkıların ruhsal kılık değiştirmiş halleriydi.

    Metinler Mezmurlar'dan (salmi), İncil'den (Vangelo), Pavlus (Paoline) mektuplarından (inanç ifadeleri, dünyevi acılara teselli, ahirette daha mutlu bir yaşam inancı) olabilirdi. Luther'in çocukları okula gönderme ihtiyacı üzerine zorunlu enstitüler, Gemeinschule'nin ortaya çıkışı da müzik eğitiminde büyük sonuçlar doğurdu. Okullarda okuma-yazma, cebir ve dini eğitimin (catechismo) yanı sıra, korallerin verimliliği sayesinde cemaat şarkıları (canto comunitario) yoluyla nasıl dua edileceği de öğretiliyordu.

    Kilisede, okulda ve evde korallerin pratik edildiğinin belgesi, 1644'te yayımlanmış, Mattheus Appeles von Löwenstern'in yazdığı Geistliche Kirchen und Hausmusik (Kilise ve ev için Spiritüel müzik)'tir. Diğer tanınmış ve önemli yayımları takip ve taklit ettiği düşünülmektedir. Bu eğitim sisteminden birkaç on-yıl sonra Protestan Almanya, müziğin bir toplumda nasıl kök saldığını gördü, müzik bir ulusun gelişmesinde temel araçlardan biri olmuştu.

    Her belediyede hem sivil hem dini işlerde çalışan, bir nefesli çalgıdan diğerine geçebilen enstrümanistler çalışıyordu. Aile eğlencelerinin, festivallerin, dansların ve halk merasimlerinin çokluğu, yetenekli amatör müzisyenlerin artmasını sağladı. Otuz Yıl Savaşları bu açıdan popüler şarkıların, şiddetten teselli arayan insanlığın yarattığı yeni müzikal ruhu doğuran metin ve melodilerin artmasını sağladı. 

        Müzik, Tanrı'nın hediyesi, duanın, dolayısıyla umudun diliydi. Bu önemli Canto Mèsse'den Alman Romantizmi doğacak ve kıymet kazanacak, popüler şiirin saflığının yeniden bulunuşu, ulusal müzik kimliğinde lied'i merkezi ve yeri doldurulamaz bir yere getirecekti. Johann Gottfried Herder (1744-1803)'in Stimmen der Völker in Liedern (Halk Şarkıları); Achim von Arnim ve Clemens Brentano'nun 1803-1808 arası yayımladığı Des Knaben Wunderhorn antolojisinde 1775'e tarihlenmiştir. Bu iki yazar da 1600'lerin ilk yarısındaki popüler şarkıların koleksiyoncularıdır. 

18 Aralık 2021 Cumartesi

BÜYÜK BACH SERİSİ - Bölüm 1. Otuz Yıl Savaşları Sırasında Almanya ve Fransa'da Müzik

Roma'da ressamlar, mimarlar, yazarlar ve müzisyenlerden oluşan bir grup 1.5 yüzyıldan fazla bir süre sonra bir küçümsemeyle "Barok" olarak tanımlanacak şeye dair bir şeyler yaratırken, Orta ve Kuzey Avrupa modern zamanların en büyük katliamıyla karşı karşıya kaldı, Otuz Yıl Savaşları. 

1618'de dini bir çatışma gibi başlayan (Prag Kalesi'nden imparatorluk elçilerinin çıkışından sonra) savaş, kısa sürede Avrupa güçleri arasındaki en şiddetli karşılaşmaya dönüştü. (Ana sahne Almanya idi.)

Bohemya'da Katolik ve Protestanlar arasında başlayan çatışma, Augusta Barışı (1555)'nın dengesini bozdu. Aynı dini inanca sahip insanların aynı bölgede ikamet etmelerini şart koşan bu bölgesel prensibe göre, 16. yüzyılın ikinci yarısında Almanya'nın, Polonya'nın, Bohemya'nın bir bölümünden diğerine (Fransa'dan Protestan topraklarına) çok sayıda dini göç oldu. Köklerinden koparılmanın da öfkesiyle, bu formül sadece gerilimleri artırdı ve şiddeti zirveye çıkardı. 

Savaş toplamda 1620'den 1648'e kadar, güçler Münster ve Osnabrück'te anlaşmaya varana kadar (Westfalia Barışı) orman yangını gibi sürdü. O andan itibaren Avrupa, Hıristiyanların birbirini katlettiği dini çatışmalardan kurtuldu. 

Kiliseyi ahlaklılaştırma ve Endüljans (günahların affedilmesi) pazarından kurtarma düşüncesinden doğan, inancı haklı çıkarma doktrinini çağıran Luther Reformu, halk ve Alman prenslerinde hemen karşılık buldu ve Saksonya'da, Thüringen'de, Brandenburg'da, Hamburg ve Lübeck'te yayıldı, Roma Katolik İmparatoru Carlo V ile karşı karşıya geldi. Modern matbaa araçları sayesinde Luther fikirlerini, belgelerini, vaazlarını hızla dağıtabildi. 

Evanjelist inancın yeni bir alanının kuruluşu, 1530'da, Augusto hükümdarlığının önünde, Filippo Melantone'nin (Luther'in en yakınlarından) eseriyle gerçekleşti. Bu sırada, Wartburg Kalesi onarıldı, kale Türingen beyi Federico III tarafından korunuyordu; Luther aforoz edilmiş, Almanya'ya, İncil'in Yeni Ahit'inin 70'lerdeki Yunanca versiyonunun çevirisini Almanya'ya götürüyordu. 

1522'deki basım İncil'in anlaşılmasına olanak sağlıyordu (Eski Ahit'ten çeviri takip edilebilecekti). On iki ayda kitap iki basım yaptı ve 6000 nüsha satıldı, 1534'te 69 baskıya dayanmıştı, bu da matbaanın, Protestanlığın, dil birliğinden başlayarak dini kimliğin kültürel aracı olduğunu doğrular.

Dini metinlerin çevrilmesinin yanı sıra, Luther, evrensel rahiplik doktrininin bir aynası olarak yepyeni litürjiyi yerel dil üzerine inşa etti. Rahip (pastore) tarafından yönetilen müminlerin birliği, dinin gerçek kutsalı haline gelir ve cemaatin birliğinin en etkin sembolü şarkı olur.

Litürjik kanonu ve Latince metinlerin büyük kısmını ortadan kaldırarak Luther aynı zamanda ayinin müzikal imajını da yıktı. Papaz evi (Presbiterio) ve Schola Cantorum'un daha önce söylediği Gregoryen şarkılarını söyleme görevi, bütün kutlama fazlarını gerçekleştirme görevini üstlenen ensemble (topluluk)'a verilmişti. 

Luther, topluluğun (Gemeinde) bu yeni şarkılarının ilk örneklerinin yazarı oldu. 1523'te Formula Missae et communions pro ecclesia Uittembergensi'de (Litürjinin reform hareketi) diyordu ki: "Halkın ayinde söyleyebileceği, yerel dilde çok şarkımızın olmasını istiyorum." . 

1526'da Deutsche Messe'de Noel, Paskalya, Pentecoste törenlerinde "Yeterince Almanca ilahimiz olmadığı sürece Latince ibadet şimdiye dek olduğu gibi kalmalı." diyordu, "Zaten bu eser başlangıç aşamasında ve ihtiyaç duyulan her şey hazır değil." 

1524'te Luther, evrensel olarak koraller olarak bilinen ilahiler (inno) olan 36 Geistliche Lieder'in metin ve müziklerini yazdı. Bu koleksiyon, haklı olarak, Alman litürji müziğinin vaftizi olarak düşünülebilir. Bir milletin ruhunun yeniden doğmasını sağlar ve müzik tarihinde müthiş sonuçlara sahiptir.

(devam etsin mi?)