1960'lı yılların başında New York'un en önemli elektronik müzik bestecilerinden sayılan Bülent Arel'in 1969'da, Amerikalı koreograf Mimi Garrard'ın Dans Kumpanyası için bestelediği Mimiana II'nin araba, radyo, uçak geçişi, telefon hatları, çan seslerinden ilham aldığı söylenebilir. Çok sesli, ısrarcı bir gerilim müziği eserde duyulmaktadır. Romantik dönem sonrası, bestecilerin yeni enstrüman arayışına girmesiyle, müzisyenler teknolojik gelişmelerden müziklerinde yararlandılar. Bestecinin kişisel hayatını incelediğimizde, çocukluğunda bozuk radyoları tamir etmesi, yetişkinliğinde de uçak ve trenlere ilgi duymasının, onun, elektrik akımlarını ses frekansına çeviren bir düzenek olan osilatörle, bu sesleri yaratmasına sebep olduğunu söyleyebiliriz. Uzun yıllarını yurt dışında geçirmiş olmasının yarattığı yalnızlık duygusu, eserlerinde yaratının itici gücü olmuştur.
Edgard Varèse'nin 1958'de bestelediği Poeme Electronique eserinde kapı gıcırtısı, vurmalı çalgılar, iş makinesi, sivri bir cismin yere sürtüşü, ambulans, zil, ksilofon, çan, bıçak bilemesi, sinyal, telefon hattı, org, toprak kazma, uçak seslerinin yanı sıra hayvan ve insan sesleri de kullanılmıştır. Bülent Arel'in Mimiana eserinden farklı olarak, teknolojik cihazların yanı sıra günlük hayattan duyulabilecek sesler ve gerçek insan sesleri de eserde duyulur. Varèse bir fizik mühendisidir ve felsefeye ilgisi vardır. “Ben, aksine, yoğurduğum maddeye içkin olmak istiyorum, tabiri caizse, akustik titreşimin bir parçası olmayı tercih ediyorum.” der Varèse, çünkü seslerin de canlı varlıklar olduğunu düşünmektedir. Ona göre müzik, ahenkli seslerin ve düzenli ritimlerin bir araya geldiği bir kompozisyon değildir, bütün seslerin müzik olma, duyulma hakkı vardır. Sesleri kontrol etmektense onları özgürleştirmek, onların oluşturduğu düzene dahil olmak ister Varèse, bu yüzden olağan, olağan dışı bütün seslere ilgi duyar, onları eserlerinde kullanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder